Benim de iki elim ve sizinkiler kadar tüm organlarım.Ve belki çoğunuzdan daha iyi çalışıyor aklım.Adım insan sizinkisi gibi.Doğa, sizi gerekli gördüğü gibi görmüş beni de.Bunu inkar edemezsiniz toprağa gömerek beni.Ben bir kadınım.Gün gelir ana olurum,Gün gelir sevgili,Gün olur eş,Gün olur tam yanınızda yürüyen bir destek.Gün olur göğsünde maceraları bir savaşçı.Beni karşınıza alıp almamak size kalmış.Ama
BEN HEP BURADA OLACAĞIM
UYU
Al yanaktan bir fiske bal,İncir dudaktan büyük bir pay.Özlemiştir şimdi zeytin gözleri yaralı ceylan.Uyu,çabuk uyu da,Alsın kollarına düşte bir an.Uyu,uyu çabuk tatlı adam!
ARALIK YAĞMURU
Sanki sen çok mu seviyorsun kağıt fenerleri,Görmediğin akşam parklarının telaşlı hatıralarını...Küçük bir kız çocuğunun ayaklarının altında ezilenEski zaman parklarını sankiÇok mu seviyorsunBir top az yediği dondurmayı anlatıpHala o adaletsizliğe isyan edenO kahküllü kız çocuğunuSanki sen çok mu seviyorsunAralık Yağmur'u...
ONUNLASIN
Onun göklerinde kızıllık arama.Hep gri ve şatafatlıdır gökleri.Aşka aç ruhu gibi dalgalı.Kıvrak vücudu gibi yaralı.Onun saçlarında da bir isyan,Gözlerindeki gibi.O sana hep evet dese de,Biliyorsun ne denli ele-avuca sığmaz.Köklerinde var savaşçılık.Bıçakla kesilmiş gibi bir yanı masumDiğer yanı fettan.Tanırsın boz bulanık nehirlere benzeyen bu kadını.Saklanma yüreğinden.O yalnız sana masum,Yalnız sana uzanmış billur bir kase gibi nazlı.O
HOŞÇAKAL
İlk girişte yüce dağları karşılar gözlerimi.Yazın yeşil, çoğu zaman karlı.Bembeyaz bir heybet, ufukla karışır gözlerimin önündeSanki dans ederek sarmaş dolaşUhdesine alıverir beni de. Çok sevdim bu şehri.İliklerimde hissettim aidiyetimi uzun süre.Bastığım toprağın bir parçasıydım üzerinde böcekleriyle. Diğer adı aşktı.Dökülür gibi yağardı karDuvaksız gelinlerinin üstüne konfetiymişcesine. Ayaklarımda bir pranga gibi,Ne kadar uzaklaşsam geri çağırırdı.Yaralı şarkılarını dinlerdim
AŞK MELEKLERİ
Kirazlar nazlı nazlı titrerken dalında,Ay ışıldar gökte saltanatıylaDoğanın şarkısı çağlar perilerin fısıltılarıyla.Ve bütün aşk melekleri dökülür yeryüzüneBir gece vakti.
ESİNTİLER
Saksısında bir sardunya kadar eski mazimiz.Ahşap basamaklarıyla anneannemin evi.Büyükbabamın rakısını kucaklayıp koştuğum sokaklarVe yine aynı şişeyi sakladığım arka bahçe.Muzurluğum için bir yandan övüldüğümVe yine sövüldüğüm günler...Burnumdaki yasemin kokusu kadar canlı.Muz ağaçlarının arasında kurduğumuz evler,Esmer oyun arkadaşlarımız.Lastik kokulu ayakkabı dükkanında dayım.Babaannemin patlıcan turşularıSaçımdaki eşek arılarını temizleyen büyükbabam.Namaz kılarken Onun üstüne çıkan kuzenlerim...Beni kucaklayan halalarım...Elimizden tutup bizi
GİTTİNİZ SİZ
Gittiniz siz.Küçük küçük hüzünlerimle kolkola acılarım.Gittiniz siz aniden bir akşamüstü.Huzurlu bir ''Gün Güzeli''olmama izin veripGittiniz gülümseyerek gözlerime.Acılarımı sevdim,Acılarımı okşadım okla vurulmuş gibi. Issız yollarda aradım sizi geceler boyu.Üzerinden defalarca geçilmiş anılarınKalp ağrıtan izlerinde aradım sizi,Bulamadım. Aşk mısralarını,Ayaz kış sabahlarını ısıtsın diyeOnlarca kez okudum.Dudaklarını ekledimOlmadı sesiyle dinledim her birini.Yine de bulamadım. Gittiniz siz.Yıllar boyu sarmaş dolaş
EVET BAYIM GÜNAHKARSINIZ
Evet bayım günahkarsınız.Her ne derseniz her ne söylerseniz;Hangi şahitlere boyun eğerseniz eğin,Günahkarsınız.O yüzden susmaya devam edip soylu görünün.Sizin de en büyük silahınız bu olsun!
SATIRLAR
İçinde satırlar vardı.Küflü kağıtların arasında sadece onlar görünüyordu.Dağınık bir hayatın imzası gibiydi oda.Hiç bir yasak işlememişti Ona belli.Tanıdık gelen;Karmakarışık baygınlıktan çoğuydu.Usulca yaklaştığımda baktı sadece gözlerime.''Bana izin verir misin? '' dedi.Reddetmek ayıp olurdu.Başımı salladım hafifçeVe O çenemden tutup inceledi.''Bu kadar yorulacak ne yaptın? '' dedi.Dışarıda yağmur yağıyordu.Dışarıda yağmur sağanak ve şimşeklerle yağıyordu.Suskunluğumu bir kabulleniş gibi gördü.Gözlerimin