10 KASIM

Bir düğümsün boğazımda her Kasım’da. Sanma ki; anlatılanlardan tanıyorum seni. Sanma ki; araştırmadım izlerini. Ezberlenmiş bir sevgi değil yüreğimdeki. Haklı bir minnetle katmerlenmiş. Seni tanıyorum devrimlerinden. Tam bir asır öncesinde düşünmüşsün bu günleri. Herkesten önce yürümüşsün gelecekte. Bir yıldırım gibi düşmüşsün ülkemin karanlığına. Hem varsın ülkemin taşında, toprağında. Hem yoksun çaresizlik yaratan varlıksızlığınla. Ne kadar

HEYHAT YAPACAK BİR ŞEY YOK

Ne çok ağladı yürek çıplak bir kadın gibi.Ne zırhı vardı ne de gözleri.El yordamıyla yürüyordu yolunu. Şimdi ikinci perde açıldı.Zaten iki perdelik bir oyundu.Her şeyin aydınlandığı bir zengin sahne. Umrumda olmaması acıtmıyor içimi artık.Heyhat, böyle olmalıymış!Çatı katları değilmiş yerim.Tozlu izbe katlar ve evlerin içini izleyebildiğim pencereler de değilmiş.Yeni anladım. Önce kendimi dinledim,Ardından büyük temizlik...Ve huzurlu

KIŞ DÜŞÜ

Bitmek bilmeyen bir yağmur düşlüyorum.Ucunda korkunç bir masal olsun.Şöminede çıtır çıtır yansın odun,Kakaomu koyacak incecik bir porselen.Kedisiz olmaz bütün bu güzellik.Ve ille de sensiz.Birbiri ardına anlatmalısın masallarıEsmer başını göğsüme yaslayıp.

MASUMİYET

Heykellere put diyenler;Makas-ı Şerif dediler bizim kırk yıllık terzi yamağına,Kurdele taktılar yakasınaOturtmadan saten yastıktan tahtına...Padişahlara uygun bir sunumla gösteriş yapmak caizdi besbelli.Tanrısını bulduğu için mısralarına yasak konan biçare Yunus bile,Bu denli ilerisini görememişti.Bir Molla Kasım’dı Onun kötülükle sınavı. Tanrı üçe ayırdı canlıları.Ve O asla sevmezdi adaletsizliği.İnsana vermedi diğerlerini kıyım hakkını.Ama insan önce hayvana,sonra bitkilere kıydı.Kıyım

GENE SÖZSÜZ GENE DİLSİZ

Şarkıya girmek için beklerken;’Benim için’ çalıyorlar derdim içimden sazlara bakıp.Bilirsin belki;Muhteşem bir duygu...Biraz narsist,biraz aşık,biraz da hüzünlü.Kopup akar gibi dağın bağrından,Hangi çığ benim kadar hızlı koşabilir ki sana?Hangi şarkı için o şevkle çalabilirsin sen,Bana hazırlandığın gibi?Narin bir kadınla çarpışan bir volkan gibiydinHer seferinde.Duydun mu bilmiyorum.Hiç ağlamadım.Ayak diremeden yokluğuna,Köşesine çekilmiş bilge bir kedi gibi saklandım.Cambazın ipinin

ÇIK GİT İÇİNDEN

Çık git, dedim.Çık git içinden.Neden bekliyorsun prangalı bir kürek mahkumu gibi?Senin doğan özgür,Sen çılgınsın.Çapkınsın da hayli.Neden öfkeleniyorsun? Adımların pudra şekerinde iz bırakır gibi ağır.Oysa üstünden uçuverecek gibiydin bir zamanlar.Neydi seni bu kadar ağırlaştıran? Aç kanatlarını gökyüzünü kucaklar gibi.Hedefinde geleceğin olsun artık.Takılıp kalma seni malı gibi benimseyen hiç kimseye. Zaman, dört bir yanı aynalı bir oda

YAŞADIĞINI SANIYORDU

Aşk büyük, sevgili küçüktü. Yüklenemedi hediyesini. Çöktü altında kibrit çöpü gibi. Tutuşturamadan kalbini, Daha azına razı olmak zorunda kaldı. Ederi neyse oydu. Bir sarhoşluğun içinde kayboldu. Oysa yaşadığını sanıyordu.

ŞAHİDİM OLSUNLAR

Tanrı şahidim olsun Ve yapraklar, Çiğlerini dökmeden titrerken Şahidim olsunlar. Güller kuruyup dökülene dek çığlık çığlığa Nehirler kuruyuncaya dek, Mini mini uğur böcekleri parmaktan parmağa her uçuşlarında Milyarlarca yıldızla birlikte şahidim olsunlar. Varoluşun anası ateşin üzerindeki yeryüzü Büyüdükçe büyüyen evrenle kolkola girip Şahidim olsun. Badem gözleriyle kediler, Martılar öbek öbek uçarken Ve gözleriyle ihtilaller yaratırken