ZAMBAK HANIM

Ah sen ne şeytansın sen…İşine geldiği gibi ifadelere bürünmekte,ses tonlamanı yapmakta nasıl da mahirsin.Keyifli keyifli evlilik programlarını izlerken telefonun çaldığında nasıl hasta rolüne bürünüverirsin.Oflaya puflaya sıralarsın fiziksel durumunu.Bazen hasta yatağında beyaz dizi okurken seni izlerim.Aşk-meşk davalarına dalmış,heyecanla gözlerin satırları takip ederken bir geçmiş olsun telefonu gelir diyelim.Hemen yüzündeki iafede değişir ağlamaklı moda geçiverirsin.Çok kötüyüm ile başlar,çok köüyüm ile biter bunlar her zaman.Hastayım deme,iyiyim de,dediğim zaman;ben mi uyduruyorum diye gürlersin sanki çok düşük bir ses tonun var gibi.Boru gibi bir ses olarak tanımlamak bile senin sesine yapılan bir hakaret olur.Mübarekten elektrik santralı yapılacak kadar bir güç çıkacağına inanmışımdır her daim.

Bazen telefonda öyle bir borazanlaşırsın kl;kulak zarım ha patladı ha patlayacak diye ecel terleri dökerim.Sıkıla sıkıla,ezilip büzülerek,bin bir rica ile biraz düşük tonda konuşmanı rica etsem sinirleniverir konuşmayı sonlandırırsın.

Çok eski zamanlarda,daha pantolona geçmediğin zamanlardı.Otururken istemsizce eteğini kaldırıp dururdun ya da beceremezdin eteğe uygun duruşu…Misafirlerin önünde kaş göz işareti yapmaktan usanmıştık.Bir de anlamaz;haa,ne var,ne işaret yapıyorsunuz gibi sözlerle bizi rezil de ederdin.Biz de aramızda bir formül bulmuştuk.O sıra Ajda’nın bir şarkısı vardı,ondan esinlenmişik.Sen ne zaman birilerinin önünde frikik versen ;petrol petrol petrol,derdik.Bir kez dersek,sohbet anında kaçırırsın diye üç kez söyleme kararı almıştık.Fakat bu daha büyük bir felaket olmuştu.Hangimiz üç kez petrol diyecek olsak,sen alı al,moru mor bir suratla,bacaklarını bitiştirir,eteğini hızlıca çeker,karşındaki sapıkmış gibi şekilden şekile girerdin.

Hele kadın arkadaşlarının arasında;hastayım derken,işaret parmağınla önünü işaret etmen bizi bitirirdi.Televizyonda aşk-meşk-öpüşme sahneleri ise senin en sevdiğin sahnelerdi.Bu sahneler çıkınca biz işi-gücü bırakıp sana bakar,gülerdik.

Seninle ilgili en komik anılarımdan birisi de;banyoda oturmuş saçını yıkarken başına dikilp telefonla videonu çektiğim zamandır.Ben bir yandan sinsi sinsi gülerken sen yüzündeki köpükten beni göremeyip ;ne,ne,ne var diye sorarken ben hınzır hınzır gülmeye devam ediyordum.Yoksa çekiyor musun diye şüphelenip tek gözünü açıp elimde telefonu görmüştün.Bas bas bağırıp elinle vücudunu kapatmaya çalışan halin hala gözlerimin önünde.Bir yandan bana sövüp sayıyor,bir yandan da ellerinle ne tarafına yetebileceğini hesaplamaya çalışırcasına vücudunu arşınlayıp duruyordun.En komiği ise,benim yüzsüzce devam ettiğimi görünce,saklanmaya çalışmaktan vazgeçip;Firavun,diyerek yıkanmaya devam etmendi.

Sonra arkadaşlarla izleyip gülmekten katıldığım zaman gene;kötü tohum,Firavun diyordun.O gün gülmekten yüz kaslarım saatlerce ağrımıştı.

Kötü ya da ayıp bulduğun bir haber aldığın zaman ise kaşların ters V şeklinde birleşir.O halin bizi çok güldürür.Küçük Emrah’ın yüz ifadesine benzer aynı.Ama kaşını son aldırdığında o ifadeyi kaybettin ki,bu benim hiç işime gelmedi elbette.

Arada iki-üç kurban bulunca elinde örtülerle odaya gelir,size Kur’an okuyacağım dersin.En sevdiğin de Amener Resulü’dür.Olmadık yerlerde gırtlak nağmeleri yapar,kaf ile başlayan kelimeleri gayın ile telaffuz eder,tecvidli okur havasına girersin.

Baktın o sıralar ortalık sakin.Süt liman…Hemen çarşıda pazarda,yolda düşersin.Kalkarken,sağında,solunda kim var ise,ne gülüyorsun,insan bir tutar,bir de durmuş gülüyorsun diye gökgürültüsü gibi bağırırken,basamak,çukur,artık düşmene sebep olan her ne ise,onu kimin oraya koyduğuyla ilgili sinirli bir nutuk atar,bu nutuk içerisinde de suikast kelimesini en az üç kez kullanırsın.

Bir de düştüğün zaman mutlaka bir sırtüstü yatarsın.Tabi arkanda kimse yoksa…Bir kez durakta düşmüştün ve ben eğilip yardım edeyim derken kaşkolumu çekip neredeyse beni boğacaktın.

Ne yapayım,ben de sen düşünce dakikalarca gülmekten kendimi alamıyorum.Durup durup gülüyorum,sen de sinirlenince daha bir komik oluyor tabi.Hele düşmenden sonra geçen süreyi inanılmaz şekilde kullanırsın.Düşüş şiddetine göre;sık sık kaburgan kırılır.Tabi bu filmlerde görünmez.Yumurta,vs. özel terkipler yapıp sarar,ters V ifadenle günlerce evde nazlanırsın.En basitinden mutlaka eziğin,berelerin ve başkalarının dayanamayacağı çatlakların vardır.

Uzun zamandır düştüğün yok.Korkmuyorum dersem yalan söylemiş olurum.Epeydir kırıksız,çıkıksız hayatına devam etmektesin…Bu sıralar bir çarşıya çıksak mı dersin?