MASALLAR ÜLKESİNİN ANAHTARI

Bir kitabı okumaya başlarız. Tam bize göredir. Müthiş bir heyecan ve merakla koştururuz sayfalar arasında. Hatta birçoğumuz kendimizi kahramanın yerine koyarız. Koymasak bile Onun yerinde olsak neler yapacağımızı düşünür; kimi zaman kızarız kahramanımıza,kimi zaman kutlarız.

Bazen de bizim düşünemediğimiz bir şeyi düşündüğü için kıskanırız hafif yollu. Örnek aldığımız, benzemeye çalıştığımız, Onun gibi giyindiğimiz, konuşma stilini taklit ettiğimiz kişilerin gerçekliğini tartışmayı düşünmeyiz bile.

Bundandır sirk cambazlığından dansçılığa, tiyatro oyunculuğundan dedektifliğe uzanan geniş bir meslekler yelpazesine heves duymamız. Öylesine kendimizi işin içinde buluruz ki; trapezde ellerini uzatarak bizi bekleyen kişiye doğru havada uçarız defalarca.Ya da Afrika’nın balta girmemiş yağmur ormanlarında safarinin önünde yürürüz. Bazen cüppesinin altında asasıyla güçlü bir büyücü oluveririz.

Okuduğu kitabın kahramanına aşık olan kişileri bilir misiniz? Şaşırmayın. Olasıdır. Hatta kaçınılmazdır kimileri için. Bunu komik bulanlar ise, bir kitabı hakkıyla okumamıştır hiç bir zaman. Çünkü bir kitap; ucu bucağı olmayan koskocaman bir dünyadır. Masallar Ülkesine açılan bir kapıdır. Kendi yazdığı kitabı okurken ağlayabilen bir insanın içinde bulunduğu ruh halini veren yine bir kitaptır.

Sözcükler sihirli bir şekilde bir araya geldiklerinde; anlattıkları masal gerçekleşiverir ve bizi de peşlerinden sürüklerler. İşte o zaman biz Kaf Dağına da gideriz, Anka Kuşunu da görürüz. Perilerle, büyücülerle de dost oluveririz. Bir kitabın sihirli olmadığını kim söyleyebilir bu durumda?

İşte burada çok azını anlatabildiğim özellikleri yüzünden kitapları çok seviyorum. Ve onlara tarif edilmez bir saygı duyuyorum. Ebette bizi onların büyülü alemlerine çekiveren sanatçılarına da… Evimde bana arkadaşlık eden kedilerim kadar canlıdır kitaplarım. Bu yüzdendir kıskançlığım istendiklerinde, geri getirilmediklerinde. Bazen arkadaşlarımla aramı bozarlar bu sebeple.

Kitapların kötü bir özelliği yok mu diye sorarsanız eğer…

Kitapların kötü diyebileceğim,beni çok üzen bir yönleri var elbette. Hem de hepsinde… Bir sonları var. Bir sonlarının olmasını hiç sevmiyorum. Çünkü biten her kitabın ardından, sudan çıkmış balık gibi karada debelenip nefes almaya çalışmak beni mahvediyor.