ANAHTARLA KİLİT

Hiç bir anahtar sonsuza dek aynı kildi açamaz. Eğer buna bir itirazı olan varsa şimdi konuşsun. Konuşsun ki; tek hamleyle çürüteyim tezini. Hayır bayım siz susun lütfen! Benim bu gün bir kadının aklına ihtiyacım var. Elbette ki zeki bir kadın olmalı. Başkasını dinleyemem şu ara.

Neden bir gün gelir ve artık o anahtar kilidi açamaz? Görevinden istifa ettiği için mi? İşte bu yüzden siz susun dedim bayım. Nasıl bir saçmalamadır bu? Ve siz ne kadar çok konuşuyorsunuz? Benim bir ayda konuştuğum sözü siz bir günde tüketiveriyorsunuz. Hayır; bu sizin çok bilgili olduğunuzu göstermez. Hem çok da muhalefetsiniz. Ben ne söylesem çürütmeye çalışıyorsunuz. Üstelik cümlemi tamamlamadan. Ben aciz miyim konuşmaktan? İstesem; yani bir iddiaya girsek, ben de sizin gibi sabahtan akşama kadar konuşabilirim. Ama önemli olan; içi dolu mu? Bana Elton gibi; iç dünyam zengin diyerek boş bir kabuk gibi ha bire konuşmak istemem. Siz şimdi Bayan Elton kim diyeceksiniz. Yağma yok; araştırın, bulun. İpucu mu? Peki peki. Klasiklerden bir roman diyeyim o zaman size. Bu arada konu değişti. Anahtardan bahsediyorduk. Hani bir gün birden; o zamana kadar defalarca açtığı kilidi açamayan anahtardan. . . Hayır; kilit yuvası değişmedi. Mantıksız tahmin yürütüyorsunuz. Baştan söyledim ya; aynı kilit açamadığı. Keşke zeki bir bayan olsaydı karşımdaki. Elbette bütün bayanlar zeki olmaz. Ama zeki bir kadınla edilen sohbetin keyfi de başka olur. Ona-buna dikkat etmeden, kırıtmadan ya da karşındaki yanlış anlamasın diye şekilden şekile girmeden yapılan huzurlu bir müteala… Adama diyorum ki; rica ederim, ben sizi kardeşim gibi görüyorum. Niye; seni benim anam mı doğurdu diyor. Hem anlayışsız hem de hödük! Tersleyince de huysuz oluyorum. Çok da umurumdaydı. Tamam incelikten yoksun olsalar da, bu kadar da kötü değiller.

Anahtar mevzusu gene kaynadı. Bir gün uyanıp da o anahtarla o kildi açamıyorsanız; mutlaka kilit evrim geçirmiştir. Bana kalırsa en akla yatkını bu. Anahtar değişmeyi düşünemez. Ama kilit öyle mi? İnanın ki; hiç bir art niyet olmaksızın şekil değiştirir. Kendi kendine olduğu için de görünüşü değişmiyor. Ama bir daha o anahtar o kilidi açamıyor. Ben böyle düşünüyorum. Varsa başka bir fikri olan; onu da dinlerim. Ama ne olur siz susun bayım!

Bu da garip! Bir erkek nasıl anlamaz karşısındaki kadının kendisiyle konuşmak istemediğini? İlla açık açık söylemek mi lazım? Her sorunuza evet, hayır diyorum. Buradan anlamanız gerekmez mi? Ama anlamıyorsunuz bir türlü. Sizinle karşılaşmamak için yolumu bile değiştiriyorum.

Diyorum ki; belki de iyi oldu anahtarın artık kilidi açamaması. Çünkü paslanmıştı. Belki de yeni anahtarı renklilerden yaptırmalı. Ne kadar şık ve hafifler. Ne olur susun bayım! Neden basit görünsün renkli anahtarlar? Diğerlerine göre daha da pahalılar. Üstelik ben beğeniyorum. Fikrinizi sordum mu? Bir de kadınlara geveze derler.  Dedim ya; benim bu gün zeki bir kadının fikirlerine ihtiyacım var. Ne diyorsunuz? Neden sizi dinlemeye mecburmuşum? Hiç de mecbur değilim. İmzayı attım mı? Attım, evet. Atmaz olaydım. Bir bilseydim başıma bunların geleceğini. Ama bayım evliyiz diye böyle de kafamı şişirmeye de hakkınız yok ki!